28 Kasım 2011 Pazartesi

IŞIK TANRIÇASI - P.C. CAST

 Işık Tanrıçası P.C Cast’ın tanrıça serisinin üçüncü kitabı.

Colarado’lu dekoratör Pamela  ile Işık Tanrısı Apollon’un Las Vegas’da kesişen yollarını ve gelişen aşk hikayesini anlatıyor.  Serinin ilk kitapları Deniz Tanrıçası ve Bahar Tanrıçası’ndan farklı olarak , burada kadın karakter vücudunu bir tanrıça ile değişmiyor. Işık Tanrısının karşısına kendi “ölümlü” kimliği ile çıkıyor.  Yine diğer ilk iki kitabın aksine; Apollon modern dünyayı ziyarete geliyor ve  Las Vegas’da mahsur kalıyor. Olympos’a dönüşünün mümkün  olacağı güne kadar tanrı güçlerini kaybedip , ölümlü bir erkeğe dönüşüyor.

Bahar Tanrıçası’nda hikayesini okuduğumuz Hades ve Lina’ya bu kitapta misafir karakterler olarak rastlayınca  çok sevindim. Aşk acısı çeken, ölümlü bir kadına hissettiği duygularla ne yapacağını bilemeyen Apollon’a destek olan, ona yol gösteren  arkadaşlar olarak yer alıyorlardı kitapta. Aşk hikayesini okuduğum karakterlerin “mutlu sondan” sonrasını hep merak etmişimdir. O yüzden bu türlü rastlaşmalar beni ziyadesiyle mutlu ediyor.   

Bu kitapta da gördüğüm kadarıyla, Hades ve Lina’nın mutlu birliktelikleri Apollon’u çok etkilemiş ve onun duygusal olarak olgunlaşmasına, Olympos sakinleri ya da güzel, ölümlü, eski dünya kadınlarıyla yaşadığı uçucu heyecanlar yerine, derinliği olan , benliğini dolduran bir aşk arayışına girmesine sebep olmuş.  Kitaptaki karakterlerin aşk hikayesine bu açıdan bakılınca, inandırıcılık kazanıyor. Yoksa uçarı Apollon’un modern dünyadaki bir kadına iki gün içinde aşık olup,  onu ruh ikizi bellemesine mana veremiyorsunuz.

Tanrıça serisinde şu ana kadar en sevdiğim, bitmesini hiç istemediğim, ama yine bir solukta, yutarcasına okuduğum kitap Bahar Tanrıçası.
Işık Tanrıçası da rahat okunuyor. Hikaye kolay ilerliyor. Demin de dediğim gibi Hades ve Lina ile karşılaşmak çok tatlı ama Bahar Tanrıçasının dimağımda bıraktığı lezzeti bırakmıyor. O yüzden bu kitaba 5 üzerinden 4 verebiliyorum ancak.